GüncelMakaleler

Denge Azadî | HDP Davası ve Gergerlioğlu’nun Tutuklanması üzerine

"Demokrasi Partisi (DEP), ÖZDEP, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve son olarak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) 90’lardan bu yana gün geçtikçe kanayarak güçlenen bir konuma gelmiştir"

Ülkenin siyasal, politik ve toplumsal perdesinin ana temalarından biri olarak harlanan HDP kapatma davası ve vekilliği düşürülen tutsak HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na gelmeden önce toplumsal hafıza/bellek üzerine birkaç not düşmek gerekir.

Toplumsal hafıza veya bellek, bireyin ötesinde bir grubun geçmiş deneyimlerinden doğru mekân, zaman ve olay örgüsünün “unutulmaması” yani hatırlanması üzerinden şekillenmektedir.

Birçok yönüyle sosyal bilimcilerin ele aldığı ve çeşitli konular üzerinden araştırmalara tabi tuttuğu “toplumsal hafıza” ilk kez 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktı. Kavram esas olarak filozof ve sosyolog Maurice Halbwachs’in Les Cadres Sociales de la Mémoire (1925) ve La Mémoire Collective (1950) çalışmalarından gelmektedir.

İnsan ve hafıza dizgisinden gelişen toplumsal belleğin “toplum/kolektif/grup” minvalini her üç noktadan da değerlendirebiliriz. Ancak biz bu minvalde, bugün Mezopotamya’nın kadim haklarından biri olan Kürt halkının dil, kimlik, kültür, sınıf ve kavramları üzerinden şekillenen “toplumsal hafızası” ile bu topraklarda çeşitli milliyet ve inançlardan ötekileşenlerin ortak paydada buluştuğu güncel atmosferin bir noktasına değineceğiz.

HEP’ten HDP’ye Uzanan Bir Gelenek

1990’a kadar sol, demokrat vb. partilerde yer edinmeye çalışan Kürt siyasetçileri, 90’da Halkın Emek Partisi’ni (HEP) kurarak siyasi yolculuklarının kurumsal ilk adımını attılar. Bu ilk adımdan sonra sürekli kapanan veya kapanma davalarıyla karşı karşıya olan Kürt partileri her zaman devlet ve iktidarlarının sahada olan esas hedefleri oldular.

Demokrasi Partisi (DEP), ÖZDEP, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve son olarak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) 90’lardan bu yana gün geçtikçe kanayarak güçlenen bir konuma gelmiştir. Bu partiler aynı zamanda –tıpkı şimdi olduğu gibi- TC rejiminin tökezlediği her dönemde saldırdığı partiler, faşizmin temel ideolojisinden doğru daha fazla saldırdığı mekânlar olmuştur.

Burada bir paragraf daha açmak gerekiyor; ki bugün olduğu gibi kapatma vb. bu perdeden gelişen bütün saldırıların bir diğer biçimi de “muhalefet” partileri üzerinden gerçekleşmiştir. Tarihte kapatma davalarına şakşakçılık yapan “muhalefet” zihniyetleri güncelde ise bir fırsat olarak süreci değerlendirmenin peşindedirler.

Öyle ki TV kanallarında “kapatılacak” HDP oylarının hangi partiye gideceği tartışılmaktadır. Bu zatlar tarafından HDP seçmeninin oyu “cepte keklik” olarak görülmektedir! Güncel örneklerden doğru CHP’nin “demokrat” havalara bürünerek bir yandan tepkisiz kalması ve Kürt oylarına yönelik hamleler geliştirmesi, diğer yandan ise AKP artığı olarak meydana çıkan ve Rojava’dan Öz Yönetim Direnişleri’ne kadar Kürt kanıyla ellerini yıkayan DEVA ve Gelecek Parti’lerinin Kürtlere yönelik vaatleri ve T. Kürdistanı’nın da yoğunlaştırdıkları çalışmaları tablonun fırsatçılarını aşikâr etmektedir.

Bir Geleneğin “Tekerrürü”

Dokunulmazlıkların kaldırılması, vekilliklerin düşürülmesi, tutuklamalar, tehditler TC iktidarları nezdinde somutlanan bir gelenektir.

Milletvekilliği düşürülen ve muhafazakar kimliğiyle bilinen insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu; iktidarın kirliliklerini teşhir ettiği ve meşru hak olarak protesto gerçekleştirdiği için mecliste yaka paça darp edilerek gözaltına alındı. 1994’te dokunulmazlıkları kaldırılan ve darpla gözaltına alınan DEP milletvekillerinden Orhan Doğan’ın basına yansıyan gözaltı resimlerini Gergerlioğlu’nun ayakkabıları izledi.

Direnişiyle iktidar pisliklerini teşhir etmeye devam eden Gergerlioğlu’na bir mesaj da tutuklandığı gün evine yapılan baskında açığa çıktı. Eşi ve çocukları önünde darp edilerek gözaltına alınan Gergerlioğlu’nu tutuklanmaya gelen polislerden birinin; emniyette cemaat üyelerine ağır işkence yaptığı için daha önce Meclis’te Gergerlioğlu tarafından teşhir edilen polis Abdülkadir Yılmaztürk olduğu ortaya çıktı.

İşkenceci polis olarak bilinen ve hakkında işkence raporları tutulan A. Yılmaztürk’ün Gergerlioğlu’nu tutuklamaya gelmesi elbette bunca hadisenin içinde tesadüfî bir mesele değildir. Açıkça tehdit barındıran iktidarın bu pratiği; Batman’da yaşanan faili meçhul ölümleri araştırmak için 1993 yılında gittiği kentte rejimin doğrudan hedefiyle katledilen DEP Milletvekili Mehmet Sincar’ı anımsatmaktadır.

Diğer bir ifadeyle tarih ısrarla “tekerrür” ettirilmektedir…

Devlet nezdinde gerçekleşen bu saldırılara karşılık Kürt halkının legal alanda 90’lardan başlayan ve HDP ile devam eden siyasal mücadelesi kitleselleşti. Diğer bir ifadeyle devlet saldırganlaştıkça ulusal mücadele çok farklı kesimleri de içine alarak büyüdü.

Bunu Gergerlioğlu’ndan, HDP’nin hitap ettiği tabanının çeşitliliğinden ve ezilen farklılıklarla kurduğu ortak mücadele hattından doğru görüyoruz. Bir yönüyle gelişen bu mücadele penceresi, devlet ideolojisinden beslenen iktidar ve muhalefetinin pisliklerini deşifre etmenin ötesinde halk içinde şovenizmi kırmada da ciddi bir etken olarak ortaya çıktığını görüyoruz.

TC’nin öteden beri dönem dönem “sığınağı” olan “İslamcılık” ve Kemalizm; Gergerlioğlu’nun nezdinde teşhir olmakta ve toplumsal hafızayı diri tutmanın çabası olarak ortaya çıkmaktadır.

“Tekerrürün” iştirak ettiği esas önemli nokta ise burasıdır. Yani toplumsal hafızanın dermanı son on yılda her alanda oluşan ve gelişen öteki seslerin ortak mücadele platformlarını dirençle bir adım ileri taşımakta ortaya çıkmaktadır.

Kısa bir süre önce kuruluşunu ilan eden Birleşik Mücadele Güçleri bu anlamda önemli bir yerde durmaktadır. BMG’nin son süreçte ördüğü pratik, ısrarla “tekerrür ettirilen” tarihin ve toplumsal hafızanın diri tutulmasının ötesinde yeni bir toplumsal tahayyüle işaret etmektedir. Dolayısıyla devletin saldırısına karşı, toplumsal hafızayı diri tutmanın ve devrimci mücadelenin reaksiyonu için BMG önemli bir yerde durmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu